Damlacık Masalı
Bir zamanlar, çok uzaklarda, minik bir damlacık vardı. Bu damlacık, gökyüzünden süzülerek dünyaya doğru iniyordu. Yavaş yavaş yere yaklaşırken etrafına bakındı ve bir ormanda kendini buldu. Ormanın derinliklerinde bir nehir vardı ve damlacık, nehrin akıntısına kapılarak yoluna devam etti.
Damlacık, nehir boyunca akıp giderken etrafındaki doğanın güzelliğine hayran kaldı. Kuşların cıvıltıları, yaprakların hışırtısı ve suyun melodik sesi bir araya gelerek ona huzur veriyordu. Uzun bir yolculuktan sonra damlacık, nehrin sonuna ulaştı ve büyük bir göle döküldü.
Gölün sakin sularında yüzen damlacık, gökyüzünden yansıyan güneş ışıklarının sıcaklığını hissetti. Yavaş yavaş gölün derinliklerine doğru dalarken, etrafını saran sessizlik ve huzur içinde uykuya daldı.
Damlacık, gölün sularında derin bir uykuya dalarken, etrafındaki doğa da sessizce uyumaya başladı. Gece ilerledikçe yıldızlar gökyüzünde parlamaya başladı ve ayın ışığı gölün yüzeyinde dans etmeye başladı. Her şey o kadar huzurluydu ki, damlacık ve diğer canlılar derin bir uykuya dalıp rüyalarına yelken açtılar.
Sabah olduğunda güneş yavaşça doğdu ve damlacık uykusundan uyanarak gözlerini açtı. Etrafına bakındığında, doğanın uyanışını ve canlanışını gördü. Kuşlar cıvıldaşmaya, yapraklar hışırdamaya ve suyun melodik sesi tekrar duyulmaya başladı. Damlacık, yeni bir günün güzelliklerini keşfetmeye hazırdı ve mutlu bir şekilde yolculuğuna devam etti.
Ve bu şekilde, damlacık her gün bir öncekinden daha güzel maceralar yaşayarak dünyayı keşfetmeye devam etti. Sonra bir gün, damlacık büyük bir nehre döküldü ve sonsuz bir yolculuğa çıktı. Ve damlacık, her zaman doğanın güzelliğini ve huzurunu kalbinde taşıyarak sonsuz bir uykuya daldı.
Yorum gönder