Umut Işığı
Bir zamanlar, uzun yıllardır süren karanlık bir dönemde yaşayan bir köy vardı. Köy halkı umutsuzdu, çaresizdi ve her geçen gün daha da umutsuzluğa kapılıyorlardı. Geceleri karanlık, gündüzleri ise gri bir sisle kaplıydı köyleri. Ta ki bir gün, köylerine gizemli bir yabancı gelene kadar.
Yabancı, adını Umut koydu köy halkının verdiği isimle. Umut, elinde bir lambayla köy meydanına çıktı ve lambayı yakarak etrafı aydınlattı. Köy halkı şaşkınlık içinde Umut’a bakarken, Umut gülümseyerek konuşmaya başladı. “Benim adım Umut ve ben buraya umudu getirmeye geldim” dedi.
Umut, her gün köy meydanına gelip lambayı yakarak köyü aydınlatmaya başladı. Geceleri karanlık basmaya başlasa da, Umut’un lambası her zaman parlak ve sıcak bir ışık saçıyordu. Köy halkı, bu ışığı gördükçe umutları yeniden yeşermeye başladı. Topraklarına ekim yaptılar, evlerini onarmaya başladılar ve birlikte çalışarak köylerini yeniden inşa ettiler.
Umut, köy halkına umudu hatırlatmanın yanı sıra bir de sırrını paylaştı onlarla. Lambanın içindeki ışığın, aslında her bir köy sakini tarafından beslendiğini ve ne kadar çok umutlu olurlarsa, ışığın o kadar parlak olacağını söyledi. Köy halkı, bu sırrı duyduğunda birbirlerine daha da sıkı sarıldılar ve birlikte daha da güçlendiler.
Ve o günden sonra, köy halkı artık umutsuz değildi. Umut, her zaman yanlarında olduğunu hissettirdi ve onlara ışığını asla söndürmeyeceğini söyledi. Köy artık “Umut Işığı” olarak anılmaya başladı ve herkes, o gizemli yabancı sayesinde yeniden umut bulmuştu.
Yorum gönder