Umut Işığı
Bir zamanlar, uzun yıllardır süren karanlık bir dönemde yaşayan bir köy vardı. Köy halkı, umutsuzluğa kapılmış, yüzlerinde tebessümü unutmuştu. Günler birbirini kovalarken, köyün yaşlılarından biri, umut ışığının nerede olduğunu merak etmeye başladı.
Bir gece, yaşlı adam rüyasında bir melek gördü. Melek, ona köylerinin umut ışığının kaybolduğunu ve onun bu ışığı geri getireceğini söyledi. Sabah olduğunda, yaşlı adam hemen köy meydanına çıkarak halkı topladı. Onlara meleğin söylediklerini anlattı ve umut ışığını geri getirmek için bir arayışa çıkacaklarını duyurdu.
Köy halkı, umut ışığını bulmak için yola koyuldu. Dağları aştılar, nehirleri geçtiler, ormanların derinliklerine kadar ilerlediler. Yorgun düşseler de, umutlarını asla yitirmedi. Sonunda, bir mağaranın içinde parlak bir ışık gördüler. Umutsuzluğun kararttığı yüreklerine bir umut doğdu.
Işığı takip ederek mağaranın derinliklerine indiler ve karşılarında muhteşem bir manzara ile karşılaştılar. Mağaranın ortasında parlayan bir kristal vardı ve bu kristalden yükselen ışık, köylerine umut ve aydınlık getireceğini hissettirdi.
Köy halkı, umut ışığının gücüyle yeniden doğdu. Artık karanlığa teslim olmayacaklarını, umudun her zaman var olduğunu öğrendiler. Ve o günden sonra, köyleri her zaman aydınlık ve umut dolu oldu. Umut ışığı, onların yüreklerinde sonsuza kadar yanmaya devam etti.
Yorum gönder