Zilin Sesiyle Gelen Büyülü Macera
Bir zamanlar, küçük ve sevimli bir köyde yaşayan yaşlı bir saat tamircisi vardı. Adı Bay Zaman’dı. Köydeki her saat, onun sihirli dokunuşlarıyla çalışırdı. Ancak Bay Zaman’ın en değerli saati, köy meydanındaki büyük saat kulesindeydi. Bu saat, yüz yıllardır her saat başı köyün her köşesine melodik bir zil sesi yollar, köylülerin zamanı takip etmelerine yardımcı olurdu.
Bir gün, köyün gençlerinden biri olan Elif, saat kulesine yakın bir evde annesiyle yaşayan on iki yaşında bir kız, bu büyülü zil sesini daha yakından duymak için saat kulesine çıkmaya karar verdi.
Elif, saat tamircisi Bay Zaman’ı ziyaret etti:
“Merhaba Bay Zaman, ben saat kulesini ziyaret edip zili daha yakından görmek istiyorum, izin verir misiniz?” dedi heyecanla.
Bay Zaman gülümsedi, “Elbette, ama unutma, o saat kulesi eski ve gizemli, dikkatli olmalısın.”
Elif teşekkür ederek saat kulesine doğru yola çıktı. Saat kulesinin kapısını araladığında, içerideki mırıltılar ve eski ahşap merdivenlerin gıcırtıları onu biraz ürkütmüştü, ama merakı korkusundan daha ağırdı. Merdivenleri tırmanmaya başladı. Her adımda, zilin sesi biraz daha netleşiyordu.
Nihayet zile ulaştığında, büyük, parlak ve altın rengi bir harika ile karşılaştı. Tam ona dokunacakken, birden zil kendi kendine çalmaya başladı ve bir anda etrafını saran bir ışık hüzmesi içinde buldu kendini.
Elif gözlerini açtığında kendini tamamen farklı bir yerde buldu. Etrafı renkli kelebekler, konuşan ağaçlar ve şarkı söyleyen çiçeklerle dolu büyülü bir ormandaydı. Tam o sırada, yanına kırmızı bir pelerin giymiş yaşlı bir kadın geldi.
“Merhaba Elif, ben Zamanın Hâkimi. Zilin sesi seni zamanda yolculuğa çıkardı. Burası Geçmişler Ülkesi,” dedi gizemli kadın.
Elif şaşkınlıkla, “Peki, şimdi ne yapmalıyım? Nasıl evime geri dönebilirim?” diye sordu.
Zamanın Hâkimi, “Zilin çaldığı her saat, seni farklı bir zamana götürecek. Ancak evine dönmek için doğru zamanda doğru yere gitmelisin,” dedi ve kayboldu.
Elif, bu büyülü ormanda bir yolculuğa çıktı. Her saat başı bir zil sesi duyduğunda, kendini farklı zaman dilimlerinde buldu: Dinozorlarla dolu bir çağ, ortaçağ şatoları, gelecekteki uçan arabalar… Her yerde yeni arkadaşlar edindi ve pek çok macera yaşadı.
Ancak her seyahatinde, evini ve annesini özlediğini daha çok hissetti. Bir gün, tam umutsuzluğa kapıldığı sırada, bir zil sesi duydu ve kendini yine saat kulesinin tepesinde buldu. Etrafa bakındı, her şey tanıdık ve sıcaktı. Evine, zamanına dönmüştü!
Koşarak evine gitti ve annesine sarıldı. Annesi, “Neredeydin sen?” diye endişeyle sordu.
Elif, “Bir maceradaydım, anne. Ama şimdi buradayım,” dedi ve tüm hikâyesini anlattı.
Ertesi gün, Elif tekrar Bay Zaman’ı ziyaret etti ve başından geçenleri anlattı. Bay Zaman, gülümseyerek, “Sana demiştim, bu saat kulesi eski ve gizemli,” dedi.
O günden sonra Elif, her zil sesinde yeni bir maceranın kapılarının aralanabileceğini biliyordu. Ancak şimdilik, köydeki huzurlu yaşama ve ailesine kavuşmanın tadını çıkarıyordu.
Yorum gönder