Kahramanın Gözleri
Bir zamanlar, gökyüzünün her zaman mavi olduğu, toprakların bereketli ve insanların mutlu yaşadığı küçük bir köy vardı. Köyün eteklerinde, dağların arasında, yaşlı bir bilge yaşardı. Adı Elvan’dı. Elvan, köyün kahramanıydı çünkü gençliğinde birçok savaşa katılmış ve köyünü defalarca tehlikeden korumuştu.
Bir gün, köy meydanında, gençlerden biri olan Baran, Elvan’ın yanına geldi. Baran, kahramanlık hikayelerine büyük bir hayranlık duyuyordu ve bir gün kendisinin de büyük bir kahraman olmayı arzuluyordu.
Baran: “Elvan Amca, senin gibi büyük bir kahraman olmak istiyorum. Bana kahraman olmanın sırrını söyler misin?”
Elvan, Baran’ın bu coşkulu isteğine gülümseyerek baktı ve yanındaki taşa oturmasını işaret etti.
Elvan: “Kahramanlık, Baran, sadece güç ve cesaret demek değildir. Gerçek kahramanlık, başkalarına yardım etmek, onların iyiliğini kendi iyiliğinden önce düşünmektir. Ve unutma, kahramanlık her zaman büyük işler yapmakla ilgili değildir; bazen en küçük işler en büyük etkiler yaratabilir.”
Baran bu sözleri dikkatle dinledi ve kafasında bunları nasıl uygulayabileceğini düşündü.
Ertesi gün, köye çok uzak olmayan bir ormanın içinden geçen büyük bir fırtına haber alındı. Fırtına, köyün su kaynaklarını tehdit eden eski bir barajın yıkılmasına neden olabilirdi. Köylüler, bu tehlikeyi önlemek için hemen harekete geçti.
Baran, Elvan’ın sözlerini hatırlayarak, köylülerle birlikte baraja doğru yola çıktı. Yolda, köylülerden bazıları yorgun düşmüş, bazıları ise korkudan geri dönmüştü. Ancak Baran, Elvan’ın sözlerini düşünerek cesaretini topladı ve ilerlemeye devam etti.
Barajın yanına vardıklarında, suyun hızla yükseldiğini gördüler. Baran ve diğer köylüler, barajı güçlendirmek için ellerinden geleni yaptılar. Taşlar, kütükler ve toprak kullanarak, suyun barajı aşmasını engellemeye çalıştılar.
Baran, suyun hızına ve soğuğuna rağmen, çalışmalarına devam etti. Saatler süren çabaların sonunda, baraj güçlendirildi ve köy bir kez daha sel tehlikesinden korunmuş oldu.
Köye döndüklerinde, herkes Baran’ın gösterdiği cesaret ve kararlılığı konuşuyordu. Elvan, Baran’ın yanına gelerek omzuna bir elini koydu.
Elvan: “Gördün mü Baran, kahramanlık budur. Sen bugün gerçek bir kahraman oldun. Kendini ve korkularını aşarak, köyümüzü büyük bir tehlikeden korudun.”
Baran: “Elvan Amca, senin sözlerin olmasaydı, belki de pes ederdim. Kahraman olmak için gereken cesareti ve gücü bana sen öğrettin.”
Elvan, Baran’ın gözlerine bakarak, onun artık sadece bir çocuk olmadığını, bir kahraman olduğunu gördü.
Elvan: “Kahramanın gözleri, Baran, her zaman başkalarını düşünür. Ve bugün senin gözlerinde o kahramanlığı gördüm.”
Baran, Elvan’a minnettar bir şekilde baktı ve köy meydanında, diğer köylülerle birlikte, yeni bir kahraman olarak kutlandı. O günden sonra Baran, Elvan’ın öğretilerini daima hatırladı ve her zaman, küçük ya da büyük, her fırsatta kahramanlık yapmaya çalıştı.
Ve böylece, kahramanın gözleri, köydeki herkes için bir umut ve ilham kaynağı oldu. Herkes, kendi içinde bir kahraman olabileceğini anladı ve köy, her geçen gün daha da güçlendi.
Yorum gönder