Dalgaların Dansı

Bir zamanlar bir kasaba vardı ve bu kasabanın hemen yanı başında uzanan bir deniz vardı. Bu denizde her gece dalgaların dans ettiğine inanılırdı. Küçük çocuklar, bebekler ve hatta yetişkinler, dalgaların ritmik danslarına kulak verir ve huzur bulurlardı.

Bir gece, kasabanın en küçük kızı Ela, annesinin kucağında denizin kenarında otururken dalgaların dansını izliyordu. Dalgaların yavaşça kıyıya doğru yaklaşıp geri çekilmesi, ona derin bir huzur ve mutluluk hissi veriyordu. Annesi, Ela’yı kucağında sallayarak şöyle dedi: “Bak Ela, dalgaların dansı bize huzur ve mutluluk getiriyor. Onların ritmiyle uykuya dalmanın ne kadar huzur verici olduğunu hissediyorsun, değil mi?”

Ela, annesinin sözlerine kulak verirken gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı. Dalgaların melodik sesi, onu adeta uykuya davet ediyordu. Bir süre sonra Ela, annesinin kucağında derin bir uykuya daldı. Dalgaların dansı, onu sakin ve huzurlu bir şekilde uyutmuştu.

Ertesi sabah Ela, gözlerini açtığında hala denizin kenarında olduğunu fark etti. Güneş yavaşça yükselirken, dalgaların hala ritmik danslarına devam ettiğini gördü. Ela, bu güzel manzarayı bir kez daha içine çekti ve dalgaların dansının kendisine getirdiği huzuru bir kez daha hissetti.

O günden sonra Ela, her gece annesiyle birlikte denizin kenarına gidip dalgaların dansını izledi. Bu ritmik dans, onlara huzur ve mutluluk getirmeye devam etti. Ve Ela, dalgaların dansının büyülü gücünü keşfettiğinden beri hiçbir şey onu rahatsız edemezdi. Artık o, dalgaların huzur veren melodisiyle her gece derin bir uykuya dalıyor ve güne dinç ve mutlu bir şekilde başlıyordu.

Yorum gönder