Canavarın Sırrı

Bir zamanlar Uzak Diyarlar’da, korkunç bir canavar yaşardı. Bu canavar, adı bile anılmaktan insanların tüylerini ürperten bir yaratıktı. Kocaman pençeleri, keskin dişleri ve ateş püskürten ağzıyla herkesi dehşete düşürüyordu.

Köy halkı, canavarın her gece köylerine saldırdığını ve evleri yıkıp geçtiğini söylüyordu. Herkes korku içinde yaşarken, cesur bir genç kız olan Ela, canavarın sırrını çözmeye karar verdi. Bir gün, gizlice canavarın peşine düştü ve onun mağarasına ulaştı.

Mağaraya girdiğinde, karşısında yaralı ve çaresiz bir canavar gördü. Kanatları kırılmış, gözleri yaşlar içinde olan bu yaratık, aslında bir zamanlar çok güzel bir ejderha olduğunu anlattı. Kötü bir büyücü tarafından lanetlenmiş ve canavara dönüştürülmüştü.

Ela, canavarın gerçek yüzünü gördüğünde ona acıdı ve ona yardım etmeye karar verdi. Uzun uğraşlar sonucu, büyücünün lanetini kaldırmayı başardı ve ejderha tekrar eski gücüne kavuştu. Köy halkı, canavarın aslında bir kurban olduğunu anlayarak ona yardım etmeye karar verdi.

Artık canavar olarak değil, ejderha olarak anılan yaratık, köy halkına yardım etmeye başladı. Uzak Diyarlar’da artık huzur ve barış hakimdi. Ela ve ejderha ise dostluklarını sonsuza kadar sürdürecekleri bir maceraya atıldılar. Canavarın sırrı, aslında içinde yatan iyiliğin ve dostluğun gücüydü.

Yorum gönder