Çiçeklerin Koruyucusu

Bir zamanlar, çok uzaklarda, büyük bir çiçek bahçesi vardı. Bu bahçede rengarenk çiçekler her sabah birbirleriyle yarış edercesine açılır, güneş ışığında parıldarlardı. Bahçenin en güzel çiçeği ise Papatya idi. Papatya, diğer çiçekler arasında en nazik, en sevgi dolu ve en koruyucu olanıydı.

Bir gün, bahçeye bir bebek kuş düştü. Kuş yavrucuğu, kanadına zarar vermiş ve acı içinde kıvranıyordu. Diğer çiçekler ürkmüş ve kuşu bahçeden kovmuşlardı. Ancak Papatya, yüreği sevgiyle dolu olan Papatya, kuşu kucaklayıp onu sıcacık yaprakları arasına aldı. Kuş, Papatya’nın şefkatini ve sevgisini hissedince hemen huzur buldu.

Papatya, kuşu iyileştirmek için günlerce uğraştı. Ona su getirdi, onu besledi, gece gündüz yanından ayrılmadı. Ve sonunda, kuş iyileşti. Artık uçabilecek durumdaydı. Kuş, Papatya’ya minnettarlığını göstermek için ona en güzel şarkıları söyledi.

Bu olaydan sonra, bahçedeki diğer çiçekler Papatya’yı fark etti. Onun ne kadar sevgi dolu ve koruyucu bir çiçek olduğunu anladılar. Artık Papatya, çiçeklerin koruyucusu olarak anılmaya başlandı. Herkes ona saygı duydu, herkes onun yanında huzur buldu.

Ve o günden sonra, Papatya ve kuş en iyi arkadaş oldular. Her sabah, kuş Papatya’nın yapraklarının üzerinde şarkılar söylerken, Papatya da kuşu sevgiyle izlerdi. İkisi birbirini hiç yalnız bırakmadı, hep birlikte mutlu bir şekilde yaşadılar.

Ve çiçek bahçesi, artık sevgi ve şefkatle doluydu. Çünkü Papatya, çiçeklerin koruyucusu olarak herkese sevgiyi ve koruyuculuğu öğretmişti. Artık hiçbir çiçek, hiçbir kuş yalnız değildi. Hepsi birlikte, sevgi dolu bir dünyada huzur içinde yaşadılar. Ve böylece, çiçeklerin koruyucusu Papatya’nın hikayesi efsaneleşti.

Yorum gönder