Eğlenceli Salıncak ve Kayıp Gülen Yüz
Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir köyde, yaşlı bir ağaç gölgesinde, herkesin “Eğlenceli Salıncak” diye adlandırdığı büyülü bir salıncak varmış. Bu salıncak sadece çocuklara değil, büyüklere de neşe saçarmış. Ancak bir gün, köyün en neşeli çocuğu olan Elif’in gülen yüzü kaybolmuş ve bu üzücü olay köyde herkesi derinden etkilemiş.
Elif, her zamanki gibi Eğlenceli Salıncağa doğru yürüyormuş, ama bu sefer yüzünde tebessüm yokmuş. Arkadaşı Emre yanına gelip merakla sormuş:
– Elif, neden üzgünsün? Bugün salıncağa binmek istemiyor musun?
Elif başını sallamış ve hüzünlü bir sesle cevap vermiş:
– Emre, bilmiyorum. Bu sabah uyandığımda gülmeyi unutmuş gibi hissettim. Gülen yüzümü kaybettim galiba.
Emre, Elif’in endişesini görünce onu neşelendirmek için bir plan yapmış. İkisi de salıncağa doğru ilerleyip, sırayla sallanmaya başlamışlar. Emre, salıncakta sallanırken şarkılar söylemiş, komik hikayeler anlatmış ama Elif hâlâ gülmüyormuş.
O sırada köyün bilgesi Dede Ahmet, onların yanına yaklaşmış. Durumu fark edince, Elif ve Emre’ye yaklaşıp sormuş:
– Ne oldu çocuklar, neden bu kadar üzgünsünüz?
Elif başını öne eğmiş ve cevap vermiş:
– Dede Ahmet, gülen yüzümü kaybettim. Ne yapacağımı bilmiyorum.
Dede Ahmet gülümsemiş ve onlara bir öneride bulunmuş:
– Gülen yüzünü bulmanın yolu kalbinden geçer, Elif. Seninle birlikte bir maceraya çıkmaya ne dersiniz? Belki bu yolculuk sırasında gülen yüzünü bulabilirsin.
Elif ve Emre hemen kabul etmişler. Üçü birlikte köyün etrafındaki ormana doğru yola çıkmışlar. Orman, bilge ağaçlar ve şarkı söyleyen kuşlarla doluymuş. Yolda yürürken Dede Ahmet, onlara ormanın sihirli olduğunu ve burada kaybolan şeylerin bulunabileceğini anlatmış.
Yürüyüşlerini sürdürürken bir ara bir çayırda durmuşlar. Dede Ahmet, Elif’e çevresine bakmasını söylemiş. Elif etrafına bakınca, orada oynayan çocuklar, uçan kelebekler ve kır çiçeklerini görmüş. Ancak hâlâ gülmüyormuş.
Dede Ahmet, ona bir papatya vermiş ve şöyle demiş:
– Bu papatyayı al Elif. Her yaprağını koparırken bir dilek tut. Bakalım sonunda ne olacak.
Elif, papatyanın yapraklarını tek tek koparmaya başlamış. Her koparılan yaprakta bir dilek tutmuş. Son yaprağa geldiğinde, birdenbire ormanın derinliklerinden gelen bir kahkaha sesi duyulmuş. Bu ses, Elif’in kayıp gülen yüzüymüş! Gülen yüzü, Elif’in içten dilekleriyle geri dönmüş.
Elif, birdenbire kahkahalar atmaya başlamış. Gülen yüzü geri gelince, bütün orman da onunla birlikte gülmüş. Elif, Emre ve Dede Ahmet, mutluluk içinde köye geri dönmüşler.
O günden sonra Elif, herkesin yüzünde bir tebessüm oluşturacak şekilde, Eğlenceli Salıncakta daha fazla zaman geçirmiş. Ve köydeki herkes, mutluluğun aslında çok da uzakta olmadığını, yeter ki kalpten istensin ve paylaşılsın, öğrenmiş.
Ve böylece, Elif ve arkadaşları, neşe ve kahkahalarla dolu bir hayat sürmeye devam etmişler. Efsane ise köyden köye, kalpten kalbe yayılarak, herkesin bir gün Eğlenceli Salıncakta sallanmayı ve kaybolan gülen yüzlerini bulmayı umut ettiği bir hikaye olmuş. Ve Elif? O her zaman olduğu gibi, her gün salıncağa binip, dünyayı biraz daha mutlu bir yer yapmaya çalışıyormuş.
Yorum gönder