Gazze’nin Gözyaşları

Bir zamanlar, uzak bir diyar olan Gazze’de, insanların kalpleri kadar eski ve yorgun olan bir köy vardı. Bu köy, savaşın ve barışın çizgileriyle doluydu; her taşında bir hikaye, her sokak köşesinde bir anı gizliydi. Gazze, sadece bir yer değil, aynı zamanda umudun ve direncin simgesi haline gelmişti.

Köyün en yaşlı adamı Halil Amca, her akşam köy meydanında çocuklara hikayeler anlatırdı. Bu akşam da yine bir grup meraklı çocuk, Halil Amca’nın etrafında toplandı. Gözleri, yaşlı adamın sözcüklerinde kaybolmuştu.

Halil Amca derin bir nefes aldı ve söze başladı:

“Çocuklar, bugün size Gazze’nin gözyaşlarından söz edeceğim. Bu hikaye, çok uzun zaman önce, burada, bu topraklarda yaşamış olan Zara adında cesur bir kızın hikayesidir.”

Zara, köyün en neşeli, en cesaretli kızıydı. Ancak köyün üzerine düşen kara bulutlar, onun da yüreğini ağırlaştırmıştı. Bir gün, köyün yaşlı kadını olan Nana Fatma ona yaklaştı ve şöyle dedi:

“Zara, senin genç yüreğinde bir ışık var. Bu ışık, bizim köyümüzü aydınlatabilir. Ama önce, Gazze’nin gözyaşlarını bulman ve onları dindirmen gerek.”

Zara, Nana Fatma’nın dediklerini ciddiye aldı. Ertesi gün, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, Gazze’nin gözyaşlarını aramak için yola çıktı.

Uzun bir yolculuktan sonra, bir mağaraya ulaştı. Mağaranın içerisinde, bir ışık huzmesi belirdi ve bu huzme, Zara’nın önünde bir yol açtı. Işık, onu mağaranın derinliklerine, bir su birikintisinin yanına götürdü. Su, kristal kadar berrak ve dingindi. Zara, suya eğildi ve yüzünü yıkadı. Suyun serinliği, yüreğine işledi ve orada, suyun içinde, minik, ışıltılı damlalar gördü. Bu damlalar, Gazze’nin gözyaşlarıydı.

Zara, damlaları dikkatle topladı ve köyüne geri döndü. Köy meydanında, tüm köylüler toplanmış Zara’yı bekliyordu. Zara, elindeki gözyaşlarını havaya kaldırdı ve şöyle dedi:

“İşte Gazze’nin gözyaşları. Bu gözyaşları, bize acıları ve kayıpları hatırlatıyor. Ama aynı zamanda, birlik ve beraberlik içinde olduğumuzda, her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimizi de gösteriyor.”

Köyün insanları, Zara’nın sözleri karşısında duygulandılar. Herkes birbirine sarıldı ve birlikte, daha iyi bir gelecek için dua etmeye başladılar.

Halil Amca, hikayeyi bitirdiğinde, çocukların gözlerinde umut ışığı parlıyordu. Yaşlı adam, onlara gülümsedi ve şöyle dedi:

“Gördüğünüz gibi çocuklar, her gözyaşı aynı zamanda bir umuttur. Ve unutmayın, biz burada, Gazze’de, birlikte olduğumuz sürece, her zorluğu aşabiliriz.”

Çocuklar, Halil Amca’ya teşekkür ederek, hikayeden aldıkları dersleri kendi yaşamlarına taşıma sözü verdiler. Ve o gece, Gazze’nin yıldızları, belki de uzun zaman sonra ilk kez, biraz daha parlak parladı.

Yorum gönder