Hayalet Köşkün Sırrı
Kasabanın dışında, eski bir tepe üzerinde duran köşk, yıllardır terk edilmiş ve hikayelerle doluydu. Köşkün her köşesinde bir hayalet yaşadığına dair söylentiler vardı. Bu söylentiler öylesine yaygındı ki, kasabanın insanları yıllardır oraya yaklaşmaya cesaret edemezlerdi. Ancak meraklı bir genç olan Elif, bu eski efsaneleri çözmeye karar verdi.
Bir sonbahar akşamı, Elif cesaretini toplayıp köşke doğru yola çıktı. Yanında feneri ve birkaç tane çikolata barı vardı. Köşke yaklaştıkça, rüzgarın köşkün eski pencerelerinden süzülüp fısıldadığı sesler duyulmaya başladı. Elif, kapının gıcırtısıyla içeri adım attı.
Köşk içerisinde, tozlu perdeler ve eski mobilyalar onu karşıladı. Elif, merakla etrafı incelerken birden üst kattan gelen hafif ayak seslerini duydu. Yavaşça merdivenlerden çıkarken, kalbi hızla atıyordu. Üst kata vardığında, karşısına çıkan uzun koridorda bir gölge belirdi. Elif, fenerini gölgenin üzerine tuttu ve karşısında duran yaşlı bir adamla göz göze geldi.
Elif: Merhaba! Korkutmak istemezdim. Ben sadece… köşk hakkındaki hikayeleri araştırıyordum.
Yaşlı Adam: Merhaba genç bayan. Ben de senin gibi bir zamanlar bu hikayelerin peşine düşmüştüm. Benim adım Ahmet.
Elif: Peki, burada ne yapıyorsunuz? Gerçekten hayaletler var mı?
Ahmet: Hayaletler mi? Evet, belki de varlar, ama ben henüz hiçbirine rastlamadım. Bu köşk benim gençliğimde de bu şekilde esrarengizdi. Asıl mesele, bu köşkün sakinlerinin hikayesi.
Ahmet, Elif’e köşkün eski sahipleri hakkında anlatmaya başladı. Burası bir zamanlar zengin bir ailenin yaşadığı mutlu bir yuva imiş. Ancak bir yangın sonucu aile fertlerinin hepsi hayatını kaybetmiş. O günden sonra köşk terk edilmiş ve hayaletlerle dolu olduğuna dair söylentiler yayılmış.
Elif: Peki, ya siz? Neden hala buradasınız?
Ahmet: Ben bu köşkün hikayesini, geçmişini korumaya çalışıyorum. İnsanlar unutmasın diye. Ayrıca, burası benim için bir sığınak oldu.
Konuşmaları sırasında, eski bir piyano sesi duyuldu. Elif ve Ahmet sesin geldiği odaya doğru ilerlediler. Odaya vardıklarında, karşılarında bir piyano ve yanında duran küçük bir kız hayaleti buldular. Kız, hüzünlü bir melodi çalıyordu. Elif, korkusunu yenerek kıza doğru yaklaştı.
Elif: Merhaba, ben Elif. Senin adın ne?
Kız Hayalet: Ben Leyla. Seni korkutmak istemedim. Müziğimi duyan nadiren oluyor.
Elif: Müziğin çok güzel. Burada ne zamandır varsın?
Leyla: Çok uzun zamandır. Ailemle birlikte burada yaşıyordum. Yangından sonra burada kalmaya karar verdim. Müziği seviyorum, bu beni mutlu ediyor.
Ahmet: Leyla gibi, burada kalan birkaç ruh daha var. Hepsi kendi hikayeleriyle burada kalmayı seçtiler.
Elif, hayaletlerle ve Ahmet’le sohbet ederek geç saatlere kadar köşkte kaldı. Her bir hayaletin hikayesi, Elif’in bu eski köşke olan bakış açısını değiştirdi. Artık burası, sadece terk edilmiş ve ürkütücü bir yer olmaktan çıkıp, hüzünlü ama bir o kadar da hikayesi olan bir yer haline gelmişti.
Ertesi gün, Elif köşkten ayrıldığında, Ahmet ve hayaletlerle vedalaştı. Köşkün gerçek hikayesini öğrenmiş olmanın verdiği huzurla, kasabaya döndü. O günden sonra, Elif herkese köşkün aslında korkulacak bir yer olmadığını, sadece anlaşılmayı bekleyen eski ruhlarla dolu olduğunu anlattı. Ve böylece, kasaba halkı yavaş yavaş köşkü ziyaret etmeye, hikayeleri dinlemeye başladı. Hayalet köşk, kasabanın en ilgi çekici yerlerinden biri haline geldi.
Yorum gönder