Karanlığın Gölgesinde

Bir zamanlar, ünlü bir kraliyet ailesinin yaşadığı büyük bir saray vardı. Sarayın etrafını yüksek duvarlar ve koruyucu askerler çevrelerken, içindeki atmosfer her zaman aydınlık ve neşeliydi. Ancak bir gece, korkunç bir karanlık sarayı kapladı ve hiçbir ışık, neşe ya da umut kalmadı.

Kraliyet ailesi, saraylarını eski haline getirmek için her türlü çabayı gösterdi. Fakat ne yaptılarsa, karanlık hala oradaydı. Kral, kraliçe, prensler ve prensesler, saraylarını kurtarmak için yola çıktılar. Ancak her adım attıkça, karanlık daha da derinleşti.

Bir gün, sarayın en genç prensesi, yalnızca bir mum ve biraz cesaretle karanlığın derinliklerine doğru ilerlemeye karar verdi. Kalbi hızla atan prenses, karanlığın içinde yürürken, etrafını saran sessizlik ve boşluk onu dehşete düşürdü. Ama o yine de ilerlemeye devam etti.

Sonunda prenses, bir kapıya ulaştı. Kapıyı açtığında, karşısında büyüleyici bir ışıkla dolu bir bahçe belirdi. Işığın gücüyle sarayın karanlığı dağıldı ve her şey eski haline döndü. Prenses, cesareti ve inancıyla sarayı kurtarmıştı.

Kraliyet ailesi, prensesin cesaretini ve kararlılığını övdü. Artık karanlık bir tehdit olmaktan çıkmıştı ve saray yine eski neşesine kavuşmuştu. Prenses, karanlığın asla yenemeyeceği bir gücün olduğunu kanıtlamıştı: Işık ve inanç.

Yorum gönder