Kumsalın Büyülü Rüyası
Bir zamanlar, çok uzaklarda bir kumsal vardı. Bu kumsalın kumları, altın rengiyle parlıyor ve denizin mavisine harika bir kontrast oluşturuyordu. Küçük çocuklar ve bebekler, bu kumsalda oynamayı çok severlerdi. Bir gün, kumsalın en sevimli ve en meraklı çocuğu olan Ela, akşamüstü güneşin batışını izlemeye karar verdi.
Ela, yumuşak kumların üzerine oturup gözlerini denizin sonsuz mavisine dikti. Rüzgarın tatlı esintisiyle saçları savrulurken, yavaş yavaş gözleri kapanmaya başladı. Bir anda kumsalın büyülü rüyasına dalıverdi.
Rüyasında, kumsalın derinliklerine doğru yürümeye başladı. Karşısına çıkan deniz yıldızlarıyla konuştu, mercanlarla dans etti ve balıklarla yarıştı. Her adımda bir macera, her nefeste bir büyü vardı. Ela, kumsalın tüm sırlarını keşfetmek için sabırsızlanıyordu.
Uzun bir yolculuktan sonra, Ela bir kaplumbağanın sırtına binerek denizin ortasına doğru ilerlemeye başladı. Bembeyaz kumların üzerinde yürüyen kaplumbağa, Ela’yı kumsalın en güzel noktasına götürdü. Orada, muhteşem bir şölenle karşılaştı. Renkli denizanası lambalarıyla süslenmiş masalar, deniz kızları ve denizkızı prensleriyle doluydu.
Ela, kumsalın büyülü rüyasında en güzel zamanını geçirdi. Dans etti, şarkılar söyledi ve yeni arkadaşlar edindi. Güneşin doğuşunu görmek üzere denizin ortasından geri döndüğünde, yavaş yavaş uyanmaya başladı. Gözlerini açtığında, kumsalın huzurlu atmosferine geri döndü ve güneşin batışını izlemeye devam etti.
Ela, kumsalın büyülü rüyasını bir daha asla unutmayacaktı. Artık her akşam, gözlerini kapatıp denizin maviliğine dalıyor ve kumsalın sırlarını keşfetmeye devam ediyordu.
Yorum gönder