Menekşe’nin Uykusu

Bir zamanlar çok uzaklarda, masmavi gökyüzünün altında büyülü bir orman vardı. Bu ormanda her türlü renkli çiçek ve hayvan yaşardı. En sevimli ve nazik varlık ise küçük Menekşe idi. Menekşe, pembe yanakları ve masmavi gözleri ile herkesin sevgilisiydi. Her gece yatağına uzandığında, gözleri uykudan önce ona masallar anlatmaya başlardı.

Bir gece, Menekşe yine yatağına uzanmış, yavaşça gözlerini kapatmıştı. Rüyasında büyük bir sarayın bahçesinde dolaşıyordu. Sarayın bahçesinde rengarenk çiçekler açmış, kuşlar melodiler söylüyor ve kelebekler dans ediyordu. Menekşe, bu güzellik karşısında büyülenmişti.

Tam o sırada, yaklaşan bir bulutun sesini duydu. Bulut, “Ben senin uykusuzluk bulutuyum. Seni uykusuz bırakacağım!” dedi. Menekşe, korkuyla titrerken, bir başka bulut yaklaştı ve “Ben ise senin rüya bulutuyum. Sana en güzel rüyaları getireceğim.” dedi. Menekşe, sevinçle gülümsedi ve rüya bulutunun yanına geçti.

Rüya bulutu, Menekşe’ye en güzel masalları, en renkli hayalleri anlattı. Menekşe, gözlerini açtığında, bahçesindeki çiçeklerin ona gülümsediğini gördü. Artık hiç korkmuyor, uykusuna en tatlı rüyalarla dalıyordu. Ve o günden sonra, her gece rüya bulutu Menekşe’yi ziyaret ediyor, ona en güzel rüyaları getiriyordu.

Ve küçük Menekşe, her sabah mutlu uyanıyor, bahçesindeki çiçeklerle oynuyor ve kuşlarla şarkılar söylüyordu. O günden sonra, hiçbir şey Menekşe’nin uykusunu bölemedi. Çünkü rüya bulutu her zaman onun yanındaydı.

Yorum gönder