Müslümanın Yolculuğu
Bir zamanlar Uzak Doğu’da, bir Müslüman tüccar yaşarmış. O, adıyla değil, inancıyla tanınan biridir. Her sabah güneş doğmadan önce kalkar, dua eder ve Allah’a şükrederdi. Ticaret yolculuklarına çıktığında da namazlarını aksatmaz, oruçlarını tutardı.
Bir gün, tüccarın yolu bir deniz korsanlarına düşer. Korsanlar tüccarı esir alıp gemilerine götürürler. Tüccarın kaptanı ona “Eğer bize gemilerindeki altınları söylersen, seni serbest bırakacağız” der. Tüccar ise sadece gülümser ve “Benim en değerli hazinelerim altınlarım değil, inancımdır” der.
Korsanlar şaşırır ve tüccarı gemide hapsedip beklemeye başlarlar. Bir gece, geminin başka bir esiri tüccara yaklaşır ve “Senin bu kadar inançlı olmanın sırrı nedir?” diye sorar. Tüccar, sabrı ve teslimiyetin önemini anlatır. O gece tüccar ve diğer esir dua ederler, sabah namazlarını kılarlar.
Bir süre sonra korsan gemisi bir fırtınaya yakalanır. Gemideki herkes korku içindeyken, tüccar sakin bir şekilde dua eder. Fırtına dinince, korsanlar tüccarı serbest bırakıp kendi gemilerine bırakırlar. Tüccar, inancının ona mucizeler getirdiğine inanır ve her zaman Allah’a şükreder.
Ve o günden sonra, tüccarın hikayesi bütün deniz kıyılarına yayılır. O, inancı ve sabrıyla sadece kendi hayatını değil, başkalarının hayatını da değiştirmiştir. Müslüman olmanın asıl anlamını keşfetmiş ve bir örnek olmuştur.
Yorum gönder