Yıldız Okyanusu
Bir zamanlar, çok eski zamanlarda, dünyanın en büyük ve en güzel okyanusu olan Yıldız Okyanusu vardı. Bu okyanusun suyu gece gökyüzündeki yıldızlar gibi parlıyordu ve içindeki yaratıkların hepsi birbirinden özel ve büyüleyiciydi.
Yıldız Okyanusu’nun en derin ve en gizemli bölgesinde, Denizkızı Rana yaşardı. Rana, okyanusun en güzel yaratığıydı ve saçları, deniz yosunlarından yapılmıştı. Geceleri, Rana okyanusun en üstünde dans ederken, saçlarından yansıyan ışık tüm okyanusu aydınlatıyordu.
Bir gün, Yıldız Okyanusu’na kıskançlıkla bakan Kara Ejderha, Rana’nın güzelliğine ve ışıltılı saçlarına hayran kaldı. Kara Ejderha, Rana’yı kendine aşık etmek için ona altın ve mücevherlerle dolu bir sandık gönderdi. Ancak Rana, Kara Ejderha’nın niyetini anladı ve sandığı reddetti.
Kara Ejderha, öfkeyle Rana’nın önünde kocaman bir dalgayı yükseltti ve Rana’yı sürükleyip okyanusun en karanlık ve tehlikeli bölgesine götürdü. Rana, karanlıkta çaresizce yüzerken, birdenbire gökyüzünden bir yıldız düştü ve Rana’yı aydınlattı.
Yıldızın ışığında, Rana’nın saçları daha da parlamaya başladı ve etrafı aydınlattı. Kara Ejderha, Rana’nın aslında bir yıldız kızı olduğunu anladı ve pişmanlıkla onu serbest bıraktı. Rana, Yıldız Okyanusu’na geri döndü ve artık okyanusun en parlak yaratığıydı.
Bu olaydan sonra, Kara Ejderha Yıldız Okyanusu’ndan uzaklaştı ve bir daha asla geri dönmedi. Rana ise her gece gökyüzünde parlayan yıldızlarla birlikte dans etmeye devam etti ve Yıldız Okyanusu’nun en büyük sırrı olarak anıldı.
Yorum gönder